Neden La İlahe İllallah?

Neden La İlahe İllallah?
28 February, 2018
Kelime-i Tevhid’in Şartları Olduğunu
Biliyor Musun?

Birçoğumuza ‘Nasıl Müslüman oldun?’ ya da ‘Nasıl İslam dinine girdin?’ diye sorulsa,
‘La ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah’ dedik ve Müslüman olduk deriz.
İkinci bir soru sorulsa: ‘Sen İslam’a girmek için bu kelimeyi söyledin, peki Allah (cc) kabul etti mi?’ Bu soruya şaşırmış olabiliriz. Bir örnekle meseleyi biraz açalım:
Bizler Allah’ı razı etmek için namaz kılarız. Namazın geçerli olması ve Allah (cc) tarafından kabul edilmesi ise onun şartlarına bağlı kalmak ve onu bozan unsurlardan uzak durmakla mümkündür.
Abdest almış, kıbleye yönelmiş, niyet getirmişsek ve namazı bozan unsurlardan olan konuşmak, yeme-içme gibi fiillerden uzak durmuşsak namazımız kabul olur. Bu şartları yerine getirmeyen ve namazda yiyip-içen, çevresiyle konuşan bir insanın namazı geçerli olur mu?
Elbette hayır… İşte ‘La ilahe illallah’ sözü de böyledir. Onun kabul edilmesi için yerine getirilmesi gereken şartları, bu kelimenin son nefese kadar geçerli olması için  de uzak durulması (Kelime-i tevhidi bozan unsurlar) gereken unsurları vardır. Bir insan bunları yerine getirmeden bu kelimeyi defalarca söylese de sözü geçersizdir.

Tağut Nedir?

Tağutu redd etmek ve ondan uzak durmak bu kelimenin kabul şartlarındandır. Bütün peygamberler insanları bu hakikate davet etmek için gönderilmişlerdir. “Andolsun ki biz her ümmete “Allah'a ibadet edin ve tağuttan sakının/uzak durun’ diye (emretmeleri için) bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!” (16/Nahl, 36) Allah (cc) bir başka ayette sağlam kulp olan Kelime-i Tevhid’e yapışmanın tağutu inkar etmekle mümkün olduğunu belirtir.

“Dinde zorlama yoktur; Artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Her kim tağutu inkar edip Allah'a iman ederse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işitendir, bilendir.” (2/Bakara, 256)

Şimdi beraberce düşünelim kardeşim:
Kaçımız ‘Tağut’ kavramını biliyoruz?  Kaçımız bu kelimeyi daha önce işittik?
Ya da bizlere dinimizi öğrettiğini iddia eden cami imamları, ekran vaizleri, şeyhler ve alimler
neden bu kavramı bize anlatmıyor? Bütün kavimlere gönderilen peygamberler insanları bu hakikate davet etmişken, günümüz davetçileri tüm rasûllerin ortak mesajını neden bizden saklıyorlar? Tüm rasûllerin ortak daveti ve mesajı olan tağut, Allah’ın dışında ibadet edilen her şeydir. İnsanların dua edip medet umduğu türbeler-yatırlar, insanlara Allah’ın razı olmadığı kanunlar yapan yönetici ve parlamenterler; insanların hayatını bazı değerlerle yönlendirmeye çalışan ideolojiler; İslam adına insanları aldatıp İslam’ın hakikatlerini gizleyen din adamları; insanları vahyin aydınlığından şirk ve masiyetin karanlığına davet eden davetçiler; insanların uğruna yaşayıp öldüğü uydurma değerler birer tağuttur.
Tüm bunları ilk kez duyuyorsun değil mi?
Evet! Artık durup düşünmenin ve Allah’ın kitabı, Rasûlü’nün sünnetine göre kendimize çeki düzen vermenin zamanı gelmiştir. Kabre girdiğimizde ya da Allah’ın huzurunda durduğumuzda Allah (cc) bizleri kitabından ve Rasûl’ün (sav) bize ulaşan mesajından hesaba çekecektir. Birilerinin Allah ve din adına bizleri aldatmasına müsaade etmeyelim.

Şimdi gel seninle Allah’a verdiğimiz sözü ve şartlarından habersiz olduğumuz ‘La ilahe illallah’ kelimesini daha iyi anlayabilmek için kilit öneme sahip olan ilah, ibadet ve şirk kavramlarını incelemeye çalışalım.

Niçin Yaratıldığını Biliyor Musun?

Hiç kendine sordun mu; Allah'ın beni yoktan var etmesinin, rızıklandırmasının, tüm kainatı benim hizmetime amâde kılıp beni yaratılmışların en şereflisi kılmasının nedeni nedir?
“Ben insanları ve cinleri sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” (51/Zariyat, 56)
Allah’ın (cc) tüm insanları yaratmasının tek bir nedeni vardır: Sadece/yalnızca/halisane bir şekilde Allah’a ibadet etmek… Allah’a (cc) ibadet etmeyen ya da sadece Allah’a değil de Allah’la beraber başka varlıklara ibadet eden, yaratılış gayesine ihanet etmiş, Rabbine verdiği sözü bozmuştur.

İbadet Nedir?

Yaratılış gayemize bağlı kalmak için bilmemiz gereken en önemli mesele ibadetin ne olduğudur.
İbadet; Allah’ın sevip, razı olduğu ve sadece Allah’a yapılan söz ve amellerdir. Namaz bir ibadettir. Allah (cc) namazı sevip razı olduğundan müminlere emretmiştir.
Namaz sadece Allah’a kılınırsa ibadet olur. Bir insanın ben namazımı anne-babama, patronuma veya devletime kılıyorum dediğini düşünelim. Bu insanın namazının geçersiz olduğunu ve Allah’ın dışında varlıklara ibadet ettiğini anlarız. Bunun gibi dua etmek de bir ibadettir. Allah (cc) şöyle buyurur: “Rabbiniz dedi ki: Bana dua edin dualarınıza icabet edeyim. Benim ibadetimden/duadan yüz çevirenler alçaltılmış bir şekilde cehenneme gireceklerdir.” (40/Mumin, 60)
Allah Rasûlü (sav) bu ayeti okuyarak şöyle buyurdu: “Dua, ibadetin ta kendisidir.” (Tirmizi)
Bir insan yalnızca Allah’a (cc) dua etmeli, darda kaldığında yalnızca Allah’tan medet ummalı ve sadece sıkıntısını gidermesi için Allah’tan istemelidir. Çünkü dua ibadettir. Ve ibadet de sadece Allah’a yapılır.
Hüküm yetkisini Allah’a vermek de ibadettir. Allah (cc) şöyle buyurur:
“…Hüküm yalnızca Allah’a aittir. Allah sadece O’na ibadet etmenizi emretti. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (12/Yusuf 40)
Hüküm yani yasama, kanun yapma, helal-haram belirleme hakkı sadece Allah’a aittir. Ve bu hakkı inanç ve eylem olarak Allah’a vermek, O’na ibadet etmektir. İnsan bu hakkın sadece Rabbine ait olduğuna inanmalı, bu hakta Allah’la yarışan parlamenterlere, krallara ve zalim ağalara hüküm koyma yetkisini vermemelidir.

Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet’in
Ne Anlama Geldiğini Biliyor Musun?

Kelime-i Şehadet

Eşhedu: Ben şahitlik ederim ki:
En lailahe: Hiçbir ilah yoktur.
İlla: (müstesna) Sadece bir tane vardır.
Allah: Allah’tır.
Kelime-i Tevhid La: Yoktur.
İlahe: Hiçbir ilah
İlla: (müstesna) Sadece bir tane vardır.
Allah: Allah’tır.

Bizler Kelime-i Tevhid’i söylediğimizde öncelikle ilahlığı tüm varlıklardan nefyediyoruz.
Hiçbir şeyin ilah olmadığını ve olamayacağına dair kabulümüzü ilan ediyoruz. Sonra ilahlığın sadece Allah’a (cc) ait olduğuna, Allah’ın (cc) hak ilah olduğuna şahitlik ediyoruz. Öyleyse Kelime-i Tevhid’de kilit kavram ilahtır.

İlah Nedir?

İlah, Ma’bud demektir. Kendisine ibadet edilen, ibadeti hak eden, ibadet edilmeye layık olan demektir. Bizler ‘La ilahe illallah’ dediğimizde aslında şunu söylemiş oluyoruz: ‘Allah’ım namazımı, orucumu, kurbanımı, duamı ve tüm ibadetlerimi sadece sana yapacağım. Sen tüm kâinatın efendisi ve hükümranısın. Senden başka hiçbir kanun koyucu tanımayacağım. Doğru, senin doğru dediğin; yanlış, senin yanlış dediğindir. Fayda ve zararı elinde bulunduran sensin. Faydam olan bir şeyi sadece senden isteyecek, zararıma olan bir şeyden kurtulmak için sadece sana sığınacağım.  Hayatıma senin dışında bir şeyin yön vermesine müsaade etmeyeceğim. Senin dostlarını dost, düşmanlarını düşman edineceğim. Gayem, sadece senin rızan olacak. Senin için yaşayacak, senin için öleceğim.’

Peki, Şirk Nedir?

Şirk, Allah’a (cc) yapılması gereken ibadeti Allah’tan başkasına yapmak veya Allah’la birlikte
başkalarına ibadet etmektir. İnsan, ibadet olarak öğrendiğimiz hangi amel olursa olsun
Allah’tan (cc) başkasına ya da Allah’la beraber bir başka varlığa yaparsa, Allah’a şirk koşmuş olur.
Yüce kitabımız Kur’an’dan bu konuya dair ayetleri inceleyelim: Hüküm koyma yetkisinin Allah’a (cc) ait olduğunu, bunu Allah’a vermenin ibadet olduğunu öğrenmiştik. Bu yetkiyi Allah’tan başkasına verenler için Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ın izin vermediği konularda onlara kanunlar yapan ortakları mı vardır?” (42/Şura, 21)
Allah (cc), O’nun şeriatına uymayan kanunlar yapanlara bu yetkiyi verenleri kınamakta, bu yetkiyi verdikleri varlıkları Allah’a ortak/şirk koştuklarını belirtmektedir. “(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hristiyanlar da) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek olan ilaha ibadet etmeleri emrolundu. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk/ortak koştukları şeylerden münezzeh/uzaktır.” (9/Tevbe, 31)
Bu ayeti Allah Rasûlü’nün (sav) nasıl tefsir ettiğini biliyor musun? Rasûlullah (sav) “(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hristiyanlar da) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler.” ayetini okurken cahiliyede Hristiyan olan Adiy bin Hatim boynunda gümüşten bir haç takılıyken geldi. ‘Onlar haham ve rahiplere ibadet etmediler.’ dedi. Rasûlullah (sav) şöyle dedi: “Din adamları onlara Allah’ın helallerini haram, haramlarını da helal kıldılar. Onlar da buna tâbi oldular. İşte bu, onların din adamlarına ibadetleridir.” (Tirmizi)
Allah’ın (cc) ve Rasûlü’nün (sav) bu beyanını günümüze tatbik edecek olursak;
Allah’ın (cc): “Zina haramdır ve Müslümanlar zinaya yaklaşmasın.” demesine rağmen mevcut sistem ‘On sekiz yaşından büyükler zina yapabilir.’ diyor. Zina yapmaları için özel evler açıyor, zina yapan kadınlara sağlık raporu veriyor, zina evlerinin kapısına zinakarlar güven içinde olsun diye polis yerleştiriyor. Yapılan zina eylemini meşru bir ticaret kabul edip zinakarlardan vergi alıyor. Bunun gibi Allah’ın birçok haramını ya mutlak helal/serbest sayıyor ya da
on sekiz yaşından büyüklere helal/serbest kabul ediyor. Allah’ın haram kıldığı kumar ve şans oyunlarını/milli piyangoyu; faizi kredi ve bankacılık,  içki ve fuhşiyatı eğlence adı altında
meşru kabul edip helalleştiriyor.
Yine aynı şekilde Allah’a dua etmenin ibadet olduğunu öğrenmiştik. Allah (cc) kendisinin dışında salih olduğuna inanılan insanlara, onların ruhaniyetine, kabir ve türbelerine dua edenler için şöyle buyuruyor: “El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak O'dur. O'nun dışında el açıp dua ettikleri onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir. Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir. Kâfirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır.” (13/Rad, 14) “Allah, geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar; belirli bir süre içinde hareket eden güneş ve ayı buyruk altına almıştır. İşte bu, Rabbiniz olan Allah'tır, hükümranlık O'nundur. O'nu bırakıp dua ettikleriniz, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir. Onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size cevap veremezler; ama kıyamet günü sizin şirkinizi inkar ederler. Her şeyden haberdar olan Allah gibi, sana kimse haber vermez.” (35/Fatır, 13-14)
“İyi bilin ki; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler/dostlar edinenler (şöyle derler:) ‘Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.’ Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.” (39/Zumer, 3) Dikkat edersen Allah (cc) kendisi dışındaki varlıklara dua edenlerin, onlara ibadet ettiğini, bu fiillerinin şirk olduğunu ve bunu yapanların yalancı kafirler olduğunu söyledi. Unutma ki ibadeti Allah’tan başkasına yapman şirktir ve şirk en büyük zulümdür. Lokman’ın (as) oğluna yaptığı öğüde kulak ver.
“Ey oğlum, Allah’a şirk koşma, şüphesiz şirk büyük bir zulümdür.” (31/Lokman, 13) Allah’a şirk koşman, bütün amellerini boşa çıkarır ve iki cihanda hüsrana uğrayanlardan olursun. Allah’ın (cc) tüm peygamberlere vahiy yoluyla yaptığı şu uyarıya kulak ver:
“(Rasûl’üm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur: Andolsun Allah'a şirk/ortak koşarsan, amellerin mutlaka boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun!” (39/Zümer, 65)
Allah’ın affı, rahmeti, bağışlaması tüm varlığı kuşatacak kadar geniş olmasına rağmen şirk koştuğun takdirde bu güzellikten mahrum olacaksın. “Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Şirk dışındakileri dilediği kimse için bağışlar…” (4/Nisa, 48)
Allah (cc) Muvahhid kulları için yarattığı cenneti şirk ehline haram kılmıştır. “Kim Allah’a şirk koşarsa şüphesiz ki Allah cenneti ona haram kılmıştır.” (5/Maide, 72)
Biz Seni Neye Davet Ediyoruz?
Seni Allah’ın (cc) katında tek geçerli din olan İslam’a davet ediyoruz. Seni dinin Allah’a (cc) halis kılındığı, sadece Allah’a (cc) ibadet edilip hiçbir şekilde O’na şirk koşulmayan pak ve temiz tevhide davet ediyoruz.

Seni Allah’ın (cc) dışında tağutların reddedilip onlardan uzaklaşıldığı, sadece Allah’a (cc) kulluk edilen, tüm sevgilerin, korkuların, ümitlerin Allah’a (cc) yöneltildiği İbrahim’in (as) milletine davet ediyoruz.

Bizler seni Allah’ın (cc) mağfiretine, selamet yurdu olan Firdevs cennetlerine davet ediyoruz.
Yorum Ekle

Yorum eklemek için giriş yapmalısınız. Eğer hesabınız yoksa, hesap açmak için buraya tıklayınız!